Oyuncak Seçimi

Oyuncaklar çocuğun yaratıcılığını, karar verme becerisini, boyut, şekil ve renk gibi kavramları kavramasını, düş kurma gücünün gelişmesini ve çeşitli beceriler kazanmasını destekler. İşbirliği yapma, paylaşma, bekleme, sabırlı olma gibi yetenekleri kazanmasına yardım eder.

Oyuncak seçerken o yaştaki çocuğun yeteneklerini ve genel ilgi alanları dikkate almak gerekir. İnce ve kaba motor beceriler, dil gelişimi ve yaşa uygun toplumsal gelişimde dikkate alınmalıdır.

Çocuğun yaşına göre küçük oyuncaklar ilgi azlığına ve erken sıkılmaya neden olabilirken çocuğun yaşından daha ileri yaşlar için tasarlanmış oyuncaklar ise çocukta başarısızlık ve sonuçta özgüven eksikliğine neden olabilmektedir. Bu nedenle çocuklar sadece yaşına uygun oyuncaklar ile oynamalıdır.

Hangi oyuncak, hangi yeteneği destekler?

Seçilen oyuncaklar çocuğun farklı yeteneklerini destekler. Bunları sıralayacak olursak:

  • Üç tekerlekli bisiklet, kayma, tırmanma, sallanma oyuncakları ve kaykay gibi oyuncaklar büyük kas gelişimini,
  • Kağıt, makas, mum, boya, kalem ve legolar, çeşitli birleştirme oyuncakları, parçalı bulmacalar ince motor becerilerini,
  • Kukla, bez bebekler, çeşitli giysiler, süs eşyaları, meslek setleri, bebek arabaları düş kurma gelişimini,
  • Küpler, bloklar, otomobil ve kamyonlar, tahta ve plastik hayvanlar, kum havuzu malzemeleri kurgu yeteneğini,
  • Ev eşyaları ve ev setleri sosyalleşmeyi ve paylaşma duygularının gelişmesini, ifade yeteneğinin artmasını, dışa dönük kişilik gelişimini,
  • Tahtadan veya mıknatıslı harfler ve sayılar, harf ve sayıları içeren mühürler, eklemeli bulmacalar, tamamlama oyunları dil yeteneklerini, okuma ve konuşmayı,
  • Renkli çubuklar, oyuncak saat ve saati öğretecek küpler, geometrik şekiller matematik yeteneğini,
  • Müzik ve ritim araçları dil ve sosyal becerilerin gelişimini,
  • Taş, yaprak, deniz kabuğu, kuru bitki ve sebze koleksiyonu gibi oyuncaklar doğa bilincinin gelişmesini destekler.

Elektronik oyuncakların kullanım süresi

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ilk iki yaşta çocukların ekran başında vakit geçirmemesini, daha sonraki dönemlerde ise ekran başında geçirilebilecek toplam sürenin günde en fazla 2 saat olmasını önermektedir Elektronik oyuncakların, bilgisayar oyunlarının, tablet gibi elektronik cihazların yerine düşünmelerini teşvik eden, öğretici, düş kurma gücünü geliştirici parlak ışık ve ses içermeyen oyuncaklar tercih edilmelidir.

Çocuklar için tehlikeli olabilecek oyuncaklar nelerdir?

Oyuncaklar çocuğun tek başına oynayabileceği biçimde tasarlanmış, onarım ve temizlenmesi kolay, basit ve dayanıklı olmalıdır. Çok küçük, kopabilecek, yutulabilecek parçalar içermemelidir. Özellikle 3 yaş altındaki çocukların küçük parçaları yutma riskinin yüksek olduğu unutulmamalıdır. Bir tuvalet kağıdının rulosunun içine sığabilen her şey bu yaş grubu çocuk için küçük kabul edilir. Tüm oyuncaklar içinde boğulmaya bağlı ölümlerin en sık nedeni lateks balonlardır ve genelde 6 yaş altı görülür. Balonlar bu nedenle çocuklar tarafından şişirilmemeli, kullanıldıktan sonra söndürülmeli ve atılmalıdır. Ayrıca yuvarlak veya oval objeler de yüksek boğulma riski oluşturur.

Özellikle plastik balonlar, elektrikle çalışan oyuncaklar, yutulabilecek kadar küçük parça veya pil içeren oyuncaklar tercih edilmemelidir. Pilli bir oyuncak alındıysa pil koyma yerinin vidalı olması ve kullanılan pilin kaliteli olması önemlidir. Eski ve yeni oyuncaklar düzenli olarak kırık parçalar, boya kopmaları, zedelenme ve olası tehlikeler açısından kontrol edilmelidir. Uzun ipli, kordonlu, kurdeleli oyuncaklarda küçük çocuklar için tehlike oluşturabilirler. Sesli oyuncaklardan çıkan seslerin çocuğun kulağına zarar vermeyecek düzeyde olduğundan emin olunmalıdır.

Oyuncaklar genellikle; kırmızı, mavi, sarı gibi ana renklerde olmalı, parlak oyuncaklar tercih edilmemelidir. Boyası dökülebilen oyuncaklar alınmamalıdır. Pelüş oyuncaklar tercih edilecek ise kısa tüylü, yıkamaya uygun olanlar tercih edilmelidir. Boya verebilecek kumaş içeren oyuncaklar alınmamalıdır. Sentetik gereçler yerine mutlaka doğal gereçlerden yapılmış oyuncaklar tercih edilmelidir. Üç yaşına kadar olan çocuklar için seçilecek oyuncaklar daha çok yumuşak kumaş ve plastikten yapılmasına karşılık üç yaşından sonrası için plastik, tahta, karton benzeri her çeşit gereç oyuncak yapımında kullanılabilir, fakat ince, çabuk kırılır plastikten yapılmış oyuncaklar alınmamalıdır. Yumuşak gereçlerde yapılmış oyuncaklardaki göz, burun ve düğme gibi ayrıntıların kopmayacak şekilde dikilmiş ve yapıştırılmış olması önemlidir, bu tip oyuncaklardaki dikiş yerleri de kontrol edilmelidir. Genel öneri olarak tüm oyuncaklar ile aynı anda oynanmamalı, gerekirse çocuğun ilgisine göre belirli aralıklarla evdeki oyuncaklar saklanıp sıra ile verilmelidir. Fazla oyuncak ile aşırı uyarandan kaçınılmalıdır.

Çocuklarda yaşa göre oyuncak seçimi nasıl olmalıdır?

Yenidoğan dönemi: Daha çok beşiklere asılan veya beşik kenarına konulan sesli, hareketli, renkli dönence tarzı oyuncaklar alınmalıdır.

2 ay: Bu yaş grubu yüze odaklanır, sesleri dinlemeye ve taklit etmeye eğilimlidir, gülebilir. Bu nedenle ses çıkaran veya müzikli, asılarak veya sallanarak kullanılabilecek özellikle kırmızı ve sarı renkte oyuncaklar tercih edilmelidir. Asılan oyuncaklar bebeğin gözünden yaklaşık 20 cm mesafede olmalıdır.

3 ay: Eşyalara uzanma ve yakalama çabası vardır, eline verilen uygun oyuncakları tutabilir. Bu yaş grubu oyuncakları ağzına götüreceğinden sert, sivri, köşeli veya ağır oyuncaklar olmamalıdır, parmaklarının sıkışabileceği delikler içermemelidir. Çıngırak bu ay için uygun bir oyuncaktır.

5 ay: Bebeğin tutabileceği, sıkınca ses çıkaran, küçük, yumuşak oyuncaklar ve çıngıraklar tercih edilmelidir.

6 ay: Nesnelere uzanabilir. Büyük nesneleri iyi yakalar, ağzına götürür. Nesneleri 180 derece izleyebilir. 6-12 ay arası bebekler tek elle sallanınca ve sıkılınca ses çıkaran veya çıkardığı seste artış olan oyuncaklardan hoşlanır. Büyük obje, insan ve hayvan resimleri içeren kitaplar 6. aydan sonra önerilmektedir. Bu yaş grubunda farklı dokular içeren oyuncaklar iki elle oynamayı teşvik ederler, böylece iki el eşgüdümü artar. 6-12 ay arasındaki çocuklarda tüm yüzeyden taktil uyarı aldıkları için çoklu dokulu oyuncakları düz yüzeyli olanlardan daha kolay elden ele geçirirler.

7 ay: Nesneleri bir elden diğerine geçirebilir. Bebekler el kavrama açıklıklarını 4. ayda kazanabilse de bu becerilerin nesnelerin görsel özelliklerini de kullanarak 7-8 ay civarında geliştiği ve arttığı saptanmıştır. Yedi ay ve sonrasında farklı çapta yüzeyleri olan oyuncaklar iki el gelişimini destekler. Bu oyuncaklar ayrıca parmak becerilerini de daha fazla arttırır. Bu dönemde diş kaşıyıcılar ve ses çıkaran çıngıraklar en uygun oyuncaklardır.

8-9 ay: Gözüküp kaybolan nesnelerden ve oyuncaklardan hoşlanırlar. Bir bardağı kaldırınca altında başka bir oyuncak bulma veya bir kapağı kaldırınca bir oyuncağa ulaşma gibi ikili oyuncak kullanımını, ardışık ve eşgüdümlü oynamayı öğrenmeyi ve her iki el ile hareketi geliştirme yeteneklerini daha çok destekler. Ayrıca iki parçalı oyuncaklar kavrama yeteneklerini daha iyi destekler, aynı zamanda iki parçalı oyuncaklar ile oyun süresi de daha uzundur. Bu aylarda oyuncakları birbirine vurmayı, iç içe sokmayı, bükmeyi, döndürmeyi, sıkmayı, itip-çekmeyi, açıp-kapamayı, basit düzenekleri çalıştırmayı, doldurup-boşaltmayı keşfederler ve bu tür oyuncaklardan hoşlanırlar. Atıldığında kırılmayan, ses çıkaran, renkli veya ışıklı toplar uygun oyuncaklardır.

11 ay: Yer değiştirebildikleri için ilgi duyulan alan genişler. İtilip çekilebilen, üst üste konulabilen büyük oyuncaklar, oyun kutuları bu dönemde ilgi duyulan oyuncaklardır. Ayakta durmasına ve yürümesine yardımcı olacak oyuncaklar bu dönemde yararlı olur. Yürüteç riskli olabileceğinden sabit oyun sehpaları tercih edilmelidir.

12-17 ay: Bu dönemde ev eşyalarına ilgi artar. Tahta kaşıklar, su şişeleri, kaplar gibi tehlikeli olmayan ev eşyaları da oyuncak olarak kullanılabilir. Resimli kitaplara ilgi başlar. Çocuğun doldurup boşaltabileceği oyuncaklar, dişlikler, kırılmaz aynalar, resimlerden oluşan basit öykü kitapları, iç içe geçebilen kuleler, çıngıraklar, müzikli oyuncaklar, sıkılınca ses çıkaran oyuncaklar ve toplar, renkli yüzebilen banyo oyuncakları, itme-çekme oyuncakları, üst üste istiflenebilen büyük oyuncaklar, renkli halkalar, neden-sonuç ilişkisini görebileceği basit düzenekli oyuncaklar tercih edilebilir. Renklere ve boyamaya ilgi arttığı için, pastel boyalar da bu yaş için uygun oyuncaklardır.

18-24 ay: 18.aydan itibaren sadece izleyerek bir aletin kullanımını öğrenebilmektedir. Bu nedenle ince motor yetenekleri geliştirecek basit el aletleri şeklinde oyuncaklar son derece uygundur. Bu dönemde itilen-çekilen ses çıkaran oyuncaklar beğenilir.

24 ay: İki yaş ve sonrasında taklit oyunları ve bu tarz oyuncaklar yeni yetenekler kazanmak için çok uygundur. Nesnelerin yapılarına ilgisi artar. Benzer özellikleri bir araya getirerek oyuncaklar oluşturmaya başlar. Oyun hamurları, kil gibi küçük el becerileri gerektiren oyuncaklar ile oynar. Resimli öykü kitaplarını dinlemekten hoşlanır. Üzerine çıkabileceği, ağırlığını taşıyabilen, hareket ettirebileceği oyuncaklardan hoşlanır. Park oyuncakları, bebek arabaları, alışveriş arabaları gibi itme-çekme oyuncakları bu yaş için uygundur. Çocuk bu dönemde inşa etmekten hoşlanır. Kendi kendilerine şekiller üretebileceği bloklar, küpler, legolar, iç içe geçirebileceği oyuncaklar, 4-5 parçalı yapbozlar, şekiller üretebileceği oyuncaklar, evcilik oyuncakları, elektrikli el aletlerinin taklitleri tercih edilir. Saçlı, gözleri hareket edebilen, konuşan bebekler, bebek aksesuarları, gerçekçi hayvan oyuncakları ve hayvan resimli kitaplar, gerçeğine uygun taşıtlar ve bu taşıtların kullanılabileceği gerçekçi oyun sahneleri yaratıcı oyunlar kurmasını destekler. El becerileri gelişmiş olduğundan resim kağıtları, boya kalemleri, oyun hamuru, kova-kürek takımları bu döneme uygun oyuncaklardır.

2.5 yaş: Sese ilgi artmıştır, bu nedenle ses çıkaran oyuncakları (telefon, tuşlu ses çıkaran aygıtlar, bilgisayar gibi) tercih ederler. Resimli, sesli, tuşlara basılınca nesnelerin ismini söyleyen oyuncaklar kelime dağarcıklarına katkıda bulunur. Parçalayıp birleştirebilecekleri oyuncaklardan hoşlanırlar. Onarım setleri ince motor gelişimine katkıda bulunur.

3 yaş: Üç tekerlekli bisiklete binebilir. Kalemi iyi tutacak kadar ince motor hareketleri gelişmiştir. Bu dönemde görsellikten ziyade geliştirici özellikleri ön plana çıkan oyuncaklar tercih edilmeye başlanmalıdır. 6-12 parçalı yap-bozlar tamamlayabilirler. Erişkinlerin gerçek yaşamda kullandıkları eşyalardan oluşan setlerden (tamir seti, marangoz seti, doktor seti, mutfak seti, araba-garaj setleri) hoşlanırlar. Yaratıcı sanat etkinliklerine bu yaşlarda başlanabilir. Makarnaları sulu boya ile boyama, makarnaları ipe dizerek kolye yapma, tuvalet kağıdı rulosundan dürbün yapma gibi.

4 yaş: Makas kullanabilir, basit insan resmi yapar. Açık havada olmaktan hoşlanır. Bisiklet, sallanan at, pedallı araba, yük arabası, salıncak seti dış ortamlarda kullanabileceği oyuncaklardır. Erişkinleri taklit edebileceği set oyunlar bu yaş için uygundur. Kağıt kesme, yapıştırma, boyama etkinlikleri uygundur.

5 yaş: Akrobatik oyunlardan ve top oyunlarından hoşlanır. Sıra beklemeyi ve paylaşmayı öğrenir. Okuma ve yazıya ilgi duyar. Rakam, alfabe ve harf oyunlarını sever. Gerçek ayrıntıları ve çalışan parçaları olan oyuncaklar uygundur. Destek tekerlekleri olan iki tekerlekli bisiklet, akülü arabalar, trenler, el arabaları, yüzdürülebilen gemiler, top, kızak, frizbi, basit model oyuncakları, kum ve su oyuncakları tercih edilir. Parçalı bilmeler ve yap-boz gibi oyunları severler. Resimleri sıralama, eşleştirme, örüntü kurma gibi çalışmalar dergi veya objelerle yapılabilir.

6 yaş ve okul çağı: Grup oyunlarına ilgisi artar. Yaşına uygun spor gereçleri, bisiklet, atlama ipleri, patenler, top ve kaykay gibi oyuncaklar önerilir. Okumaya yardımcı resimli kitaplar veya eğitici, görsel-işitsel setler, abaküs gibi eğitirken matematiksel zekayı destekleyen işlevsel oyuncaklar, bilim-deney setleri ilgi çeker. Yaşına uygun müzik aletleri hem sosyal gelişim hem de müzik kulağı oluşması için önemlidir. Sevilen kahramanlara ait oyuncaklar da grup içi oyunlar için uygundur.

Kategori: Çocuk Sağlığı Tags: Etiketler:,

Otizm

Otizmin Belirtileri

Eğer çocuğunuz:

Başkalarıyla göz teması kurmuyorsa,

İsmini söylediğinizde bakmıyorsa,

Söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa,

Parmağıyla ile istediği şeyi göstermiyorsa,

Oyuncaklarla oynamayı bilmiyorsa,

Akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa,

Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa,

Konuşmada akranlarının gerisinde kalmışsa,

Sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri varsa,

aşırı hareketli, hep kendi bildiğince davranıyorsa,

Gözleri bir şeye takılıp kalıyorsa,

Bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi sıra dışı hareketler yapıyorsa,

Günlük yaşamındaki düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa,

otizm açısından değerlendirme yapmak gerekir.

Otizmin belirtileri nelerdir?

Otizm, üç alanda sorunlarla kendini gösterir. Bu alanlar ve bu alanların her birinde gözlenebilecek belirtiler aşağıda yer almaktadır.

A. Sosyal Etkileşim Sorunları

1. Sosyal etkileşim için gerekli sözel olmayan davranışlarda yetersizlik:
Sıra dışı göz kontağı özellikleri: Göz kontağı hiç kurmamak, çok kısa süreli kurmak ya da alışılmadık biçimde kurmak. Örneğin, birden bire gözlerini karşısındakinin gözlerine dikmek ve kaçırmak.
Jest ve mimik kullanımında sınırlılık: Konuşurken çok az jest ve mimik kullanmak.
Başkalarına ne kadar yakın ya da uzak duracağını ayarlayamamak: Sosyal ortamların gerektirdiği uzaklıkları ayarlayamamak; başkalarına fazla yakın ya da uzak durmak.
Ses kullanımında sıra dışılık: Konuşurken alışılmadık ses kalitesi ve vurgu özellikleri göstermek.

2. Yaşa uygun akran ilişkileri geliştirememek:
Arkadaşlık kurmakta zorlanmak: Çok az sayıda arkadaşa sahip olmak ya da hiç arkadaş edinememek.
Akranlarla etkileşimde bulunmamak: Kendi yaşıtlarıyla oynamada, konuşmada vb. çok isteksiz davranmak; örneğin, yalnızca kendisinden çok küçük ya da büyük kişilerle etkileşmek.
Yalnızca özel ilgilere dayalı ilişkiler geliştirmek: Belli kişilerle, yalnızca belli ilgilere dayalı olarak (örneğin, favori konularda) etkileşimde bulunmak.
Grup içinde etkileşimde bulunurken zorlanmak: Örneğin, işbirliğine dayalı oyunların kurallarına uymakta zorlanmak.

3. Başkalarıyla zevk, başarı ya da ilgi paylaşımında sınırlılık:
Yalnızlığı yeğlemek: Başkalarının genellikle aile üyeleriyle ya da arkadaşlarıyla birlikte yaptığı pek çok şeyi (örneğin; TV izlemek, yemek yemek, oyun oynamak vb.) yalnız başına yapmayı yeğlemek.
Belli olay ya da durumlara başkalarının dikkatini çekme çabası göstermemek: Örneğin; şaşırtıcı bir durum karşısında başkalarına işaret etmemek, bir şey başardığında başkalarıyla paylaşmamak vb.
Sözel övgü karşısında tepki vermemek: Başkalarının kendisine yönelttiği övgü sözleri ya da sözel onaylamalar karşısında çok az tepki vermek ya da hiç tepki vermemek. Örneğin, hoşnutluk belirtisi göstermemek.

4. Sosyal-duygusal davranışlarda sınırlılık:
Başkalarının ilgisi karşısında tepkisiz kalmak: Birileri kendisine seslendiğinde ya da kendisiyle etkileşmek istediğinde tepki vermemek, duymuyormuş ya da fark etmiyormuş gibi davranmak.
Başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik: Ortama birinin girmesi, ortamdan birinin çıkması, birinin konuşmaya başlaması gibi, başka çocukların çok ilgisini çeken bazı olaylar karşısında ilgisiz kalmak; böyle durumlarda, gülümseme gibi hoşnutluk ifadeleri ya da ağlama gibi hoşnutsuzluk ifadeleri göstermemek.
Başkalarının duygularını anlamada yetersizlik: Üzülen, ağlayan, kızan, sevinen vb. kişiler karşısında duyarsız davranmak; örneğin, üzgün birini rahatlatma çabası göstermemek.

B. İletişim Sorunları

5. Dil gelişiminde gecikme:
İki yaşından büyük olup da tek bir sözcük bile söylememek.
Üç yaşından büyük olup da iki sözcüklük basit ifadeler (örneğin, ‘baba git’) kullanmamak.
Konuşmaya başladıktan sonra basit bir dilbilgisi yapısı kullanmak ya da belli yanlışları tekrarlamaya devam etmek.

6. Karşılıklı konuşmada zorluk:
Karşılıklı konuşma başlatmada, sürdürmede ve sonlandırmada önemli sorunlar göstermek: Örneğin, bir kez konuşmaya başlayınca, konuşmayı uzun bir monolog şeklinde sürdürmek ve karşısındakilerin yorumlarını göz ardı etmek.
Konuşma konularında seçicilik: Kendi favori konuları dışındaki konularda çok zor ve isteksiz olarak konuşmak.

7. Sıra dışı ya da yinelenen dil kullanmak:
Başkalarının kendisine söylediklerini yinelemek.
Televizyondan duyduklarını ya da kitaplardan okuduklarını, ilişkisiz zamanlarda ve bağlam dışı olarak yinelemek.
Kendisinin uydurduğu ya da yalnızca kendisine anlam ifade eden sözleri yinelemek.
Aşırı resmilik ve didaktiklik gibi konuşma özellikleri göstermek.

8. Gelişimsel düzeye uygun olmayan oyun:
Senaryolu oyunlarda sınırlılık: Oyuncaklarla evcilik, okulculuk, doktorculuk vb. hayali oyunlar oynamamak.
Sembolik oyunlarda sınırlılık: Bir nesneyi başka bir nesne olarak (örneğin, küpü mikrofon olarak) kullanarak oyun oynamamak.
Oyuncaklarla alışılmadık biçimlerde oynamak: Örneğin; topu zıplatmak yerine sürekli olarak bir eliyle vurmak, Legoları birbirine takıp bir şeyler yapmak yerine sıraya dizmek vb.
Sosyal oyunlara karşı ilgisizlik: Küçük yaşlardayken, ‘ce-e’ vb. sosyal oyunlara karşı ilgi göstermemek.

C. Sınırlı/Yinelenen İlgi ve Davranışlar

9. Sınırlı alanda, yoğun ve sıra dışı ilgilere sahip olmak:
İlgi takıntıları: Bazı konulara karşı aşırı ilgi duymak ve başka konuları dışlayarak sürekli o konularla ilgili konuşmak, okumak, ilgilenmek vb. istemek.
Bazı sıra dışı konulara aşırı ilgi duymak: Örneğin; astrofizik, uçak kazaları ya da sulama sistemleri.
İlgi duyduğu konularla ilgili ince ayrıntıları anımsamak: Kendi favori konularındaki en ince ayrıntıları bile ezbere bilmek.

10. Belli düzen ve rutinlere ilişkin aşırı ısrarcılık:
Belli etkinlikleri her zaman belli bir sırayla yapmak istemek: Örneğin, arabanın kapılarını hep aynı sırayla kapatmak.
Günlük rutinlerde değişiklik olmamasını istemek: Örneğin, eve gelirken hep aynı güzergâhı izlemek ya da eve geldiğinde önce televizyonu açıp sonra tuvalete gitmek.
Günlük yaşamdaki değişiklikler karşısında aşırı tepki göstermek: En ufak bir değişiklik karşısında aşırı kaygılanmak ya da öfke nöbeti yaşamak.
Değişiklikleri daha kolay kabullenebilmek için, meydana gelecek değişikliklerle ilgili önceden bilgi sahibi olmaya gereksinim duymak.

11. Yinelenen (kendini uyarıcı) davranışlar:
Sıra dışı beden hareketleri: Örneğin; parmak ucunda yürümek, çok yavaş yürümek, kendi ekseni etrafında dönmek, durduğu yerde sallanmak, farklı bir beden duruşuna sahip olmak vb.
Sıra dışı el hareketleri: Örneğin; ellerini sallamak, parmaklarını gözlerinin önünde hareket ettirmek, ellerini farklı biçimlerde tutmak vb.

12. Nesnelerle ilgili sıra dışı ilgiler ve takıntılar:
Nesneleri sıra dışı amaçlarla kullanmak: Örneğin, oyuncak arabanın tekerleklerini çevirmek ya da oyuncak bebeğin gözlerini-açıp kapamak vb. davranışları tekrar tekrar yapmak.
Nesnelerin duyusal özellikleriyle aşırı ilgilenmek: Örneğin, eline aldığı her nesneyi koklamak ya da gözlerinin önünde tutarak ve evirip-çevirerek incelemek.
Hareket eden nesnelere aşırı ilgi göstermek: Örneğin; tekerlek ya da pervane gibi dönen nesnelere, akan su ya da yanıp sönen ışık gibi hızlı hareket eden görüntülere uzun sürelerle bakmak.
Nesne takıntıları: Bazı sıra dışı nesneleri (örneğin, bir silgi ya da küçük bir zincir parçası) elinden bırakmak ya da gözünün önünden ayırmak istememek.

Otistik Bozukluk Tanısına İlişkin Ölçütler

Amerikan Psikiyatri Birliği, otistik spektrum bozuklukları içinde yer alan otizm tanısı için:
Çocuğun yukarıda sıralanan 12 belirtiden en az altısına sahip olmasını;
Bu belirtilerden en az ikisinin sosyal etkileşim sorunları kategorisinden, en az birer tanesinin ise diğer iki kategoriden (iletişim sorunları ve sınırlı/yinelenen ilgi ve davranışlar) gelmesini kabul etmektedir.
Ayrıca, bu belirtilerden en az birinin 36 aydan önce varlığı da aranmaktadır.

( KAYNAK: OTIZM VAKFI )

Kategori: Çocuk Sağlığı

Beslenme Rehberi

Bebeklerin normal  büyüme ve gelişmelerini sağlayan en uygun besin anne sütüdür.İçeriği  sabit olmayıp çocuğun yaşına, fizolojik durumuna göre değişim gösterir. Her annenin kendi sütü kendi bebeği için en ideal olanıdır. Anne sütü verilmesine engel herhangi bir durum yoksa ilk 6 ay sadece anne sütü verilmelidir.Anne sütü 2 yaş sonuna dek diğer  besinlerle birlikte devam edilebilir.

     ANNE SÜTÜNÜN ÖNEMİ; Anne sütü sterildir, hastalıklardan koruyucu özellik gösterir, anne sütü ile beslenen bebklerde ishal, allerjik hastalıklar, solunum yolu hastalıkları daha az görülür.Anne sütü bağışıklık sistemini güçlendirir.Çok zengin gıda içeriğine rağmen sindirimi kolaydır. Anne sütü tüm sistem ve organların  büyümesini düzenleyen büyüme faktörü içerir.Emme  işilemi çocuğun psikososyal gelişimine katkıda bulunur, anne bebek arasında olumlu  ruhsal iletişime yardımcı olur. Doktorunuz önermedikçe ilk 6 ay içinde bebeklere su dahil hiç birek gıda verilmesine gerek yoktur.

     Anne sütü bebek istedikçe verilir, ancak ilk 2 ayda 3 saatten uzun süre aç kalmamasına da özen göstermek gerekir. Anne sütünü artıran en  önemli madde sudur.Ne kadar çok su içilirse süt miktarı o kadar artar. Günlük ortalama 10-12 bardak su içilmesi önerilir.Su oranı yüksek sebze ve meyveler de çok süt yapar. Her yemeğin yanında bolca yeşil salata tüketilmesi anneler için uygun olacaktır

     İlk 4 ay içinde anne sütü azalması durumunda anne sütüne ek olarak  1- 2 öğün hazır mama kullanılabilir.Anne sütü hiç verilemiyorsa günde 5- 6 öğün 100-150 ‘şer ml mama kullanılabilir, bebeğin aldığı kilo beslenmesinin yeterli olup olmadığını gösterecektir.

     İlk 1  yıl içerinde özellikle erken aylarda  inek sütü verilmesi sakıncalıdır!

     4- 6 ARASI BESLENME

     Anne sütü devam edilir, alamıyorsa hazır mamalarla devam edilir. Ek gıda olarak bu dönemde

meyve suları yoğurt, sebze çorbası ve pirinç unu muhallebi başlanabilir.

     Meyve Suları:   En az allerjik olan elma ve havuç suları ile başlanmalıdır. Portakal, mandalina gaz ve karın ağrısı yaptığından 7. aydan sonra verilmesi tavsiye edilir. Tropik meyveler ve  çilek allerjen özellikleri dolayısıyla  verilmemelidir ! Meyve suları başlangıçta azar azar başlanır, 3- 4 çay kaşığı ile başlanıp giderek artırılır 100 ml’ye dek çıkılabilir .meyve suları bir süre sonra meyve püresi olarak da verilebilir, mevsimine göre elma şeftali  ve muz, meyve püreleri  için tercih edilebilir, cam rende kullanımı uygun olacaktır.

     Sebze Çorbası:  Patates, havuç, domates, ıspanak, taze fasülye, semiz otu ve bezelye mevsimine uygun olarak kullanılabilir.Mevsim dışı sera ürünleri, konserveler ve dondurulmuş gıdalar kullanılmaz!!!

     Hazırlanışı;  1 küçük boy patates, ½  orta boy havuç, 1 küçük domates, 1 tatlı kaşığı zeytin yağı, 1 tatlı kaşığı irmik veya pirinç. Sebzeler güzelce yıkanır, soyulur, küçük küçük doğranır. Küçük  bir tencereye ½ bardak su konur ( az su ile pişirilmesi  besin değerini korur )  sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirilir. Daha sonra tahta bir kaşıkla iyice ezilir ezilmezse tel süzgeçten geçirilir, belnder tavsiye edilmez!  Bir yaş altında  tuz kullanılmaz !  Tatlandırmak  amacıyla pekmez ilavesi yapılabilir.

    Evde yapılan tarhana çorbaları çok besleyici olduğundan tavsiye edilir, mercimek ve ezo gelin çorbaları gaz yaptığından ve sindirimi zor olduğundan erken aylarda önerilmez.

     Yoğurt:   Evde pastorize süt kullanılarak yapılmış yoğurt tercih edilir. Yoğurt  cam kavanozda yapılmalıdır.Hazırlanışı;  Süt ılık bir kıvama gelinceye dek ısıtılır, 1 çay bardağı süte bir tatlı kaşığı yoğurt ilave edilir, karıştırılır, üzeri bir örtü ile kapatılır.Oda ısısında 6 saat kadar bekledikten sonra buzdolabında saklanır.

      Muhallebi:  1 çay bardağı süt ( önce su kullanılır, sonra ½ sulandırılarak süte geçilir ),  1 tatlı kaşığı pirinç unu.

Hazılanışı;  pirinç unu bir miktar sütle ezilir kalan süt üzerine ilave edilerek kısık ateşte yavaş yavaş karıştırılarak pişirilir. Muhallebiye şeker ilave edilmez tatlandırmak amacıyla pekmez ilabve edilebilir.muhallebi yerine kaşık maması formunda tahıllı karışım mamaları da verilebilir

     Pekmez: Üzüm pekmezi demirden zengindir. Büyüme döneminde artan demir ihtiyacını  karşılamak amacıyla verilebilir.Pekmez sade veya sulandırılarak veya meyve suyuna karıştırılarak verilebilir,yoğurt ile birlikte verilmesi emilimini engellediğinden önerilmez.

                                 6- 9  AY  ARASI BESLENME

      Anne sütü devam edilir. Anne sütü  almıyorsa mama devam edilir.bu aydan itibaren ek olarak

yumurta sarısı, peynir, kıyma ,tavuk, karaciğer ve balık da beslenmeye eklenir.

     Yumurta sarısı:  Yumurta taze olmalı ( mümkünse köy yumurtası), katı olarak pişirilmelidir.

Allerji riskine kasrşı  az miktarlarda 7 gün içinde tam yumurta sarısına geçilmelidir, sonrasında günaşırı olarak devam edilmelidir.    

      Beyaz peynir:  tuzu alınmış beyaz peynir ve labne peyniri kullanılabilir.

     Kahvaltı hazırlanması;   150 ml devam maması veya sütü içerine bir yumurta sarısı,  1 kibrit kutusu kadar peynir, bir miktar ekmek içi bir adet dövülmüş ceviz karıştırılarak verilir, pekmez ile tatlandırılabilir.

    Bu aydan itibaren çorbalara kıyma ve tavuk eklenebilir.  Kullanılacak et en az 2 kez çekilmiş kıyma  şeklinde olmalıdır. Bir öğün çorba içerisine  bir çorba kaşığı kadar kıyma eklemek yeterlidir.

Tavuk eti mümkünse köy tavuğu şeklinde olmalı çorbalara didiklenerek veya çekilerek eklenmelidir.

     8.aydan itibaren  sofra yemekleri de kendi suları ile ezilerek ekmek içiyle verilebilir.

     Karaciğer:  Demirden ve proteinden çok zengindir. 7. aydan itibaren zarları ayrılarak iyice ezilip pişirilerek ayda 2 kez olacak şekilde verilebilir. Diğer sakatatların özellikle beyinin bebek beslenmesinde yeri  yoktur  !

     Balık;  7. aydan itibaren verilebilir. Haşlanmış ,yağsız ,beyaz etli olmalıdır. Sebze çorbalarına karıştırılarak da verilebilir.

  Balık yemeği tarifi; levrek , mezgit gibi beyaz etli bir balığı harşlayın.Haşladıktan sonra ellerinizle ayıklayın, kılçık kalmamasına özen gösterin. Birer çorba kaşığı kadar  haşlanmış patates bezelye ve havuçu iyice ezin, balık ve ezilmiş sebzelere  1 tatlı kaşığı kadar zeytın yağı ekleyin karıştırın, bebeğinizin ilk balık yemeği hazır.

                                           9 – 12  ARASI BESLENME

      Anne sütü veya alamıyorsa mama devam edilir. Bu dönemde baklagiller de devreye girer.kuru fasülye, nohut,mercimek gibi baklagiller çok iyi pişirilir gaz yapmaması için tel süzgeçten geçirilerek kabukalrı çıkarılır ve haşlama suyu ile birlikte püreye ilşave edilebilir. Bebk her gün 20- 30 gr et ürünü almalıdır . Et suyu sanıldığı gibi çok besleyici değildir sadece yağdan zengindir.

Bu dönemde makarna kuskus erişte gibi besinler de verilebilir. Bunlar az suyla haşlanmalı, suyu dökülmemeli eğer suyu artarsa çok besleyici olduğundan  sebze veya tarhana çorbasında kullanılmalıdır.

    Bir yaş altında  akciğerlere kaçırılma riski nedeniyle çerez verilmesi kesinlikle yasaktır.  “Bal” da çok allerjen olduğundan ve botulısmus toksini içerme riski nedeniyle  verilmez.

     Örnek program;   sabah 08:  anne sütü veya mama, ardından kahvaltı ( peynir yumurta, ceviz, ekmek pekmez )    öğle 12.00:   sebze püresi, püreye karıştırılmış 2 tatlı kaşığı  karaciğer rendesi

   veya    dolmalar, kıymalı sebze  yemekleri, sebzeli köfte, kuru baklagil yemeklerinden biri ezilerek püre şeklinde verilebilir.

     Saat 16 00;  yoğurt, meyve püresi

   saat 20.00;  tarhana çorbası, 2- 3  çorba kaşığı sebze püresi, muhallebi verilebilir

     BESLENMEDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR

     Ek besinler bebek aç ve uyanık olduğunda verilmelidir.tüm ek besinler aynı anda başlanmamalı, az miktarlarda verilerek giderek artırılmalıdır ( tam artırıldığında bir çay bardağı ( 100 ml ) meyve suyu  ,yoğurt, çorba verilebilir ).Çocuk 1 yaşına geldiğinde sofraya oturmasına kendi başına yemesine izin verilmelidir.Çocuğun ayrı resimli, eğlenceli bir tabağı olmalıdır.

    Daha fazla yedirmek için çocukla mücadele etmemek gerekir.Porsiyon büyüklüğü erişkin porsiyonunun 1/ 4  ü kadar olmalıdır.

     Günde 3- 4 öğün beslenmeli  temel besin grupları dengeli olarak tüketilmelidir.Günlük olarak  et ve baklagil grubundan 1-2 porsiyon, süt ve ürünlerinden 2 porsiyon,  ekmek pilav makarna gibi tahıl grubundan 4 porsiyon, sebze meyve grubundan  2- 3 porsiyon alması gereklidir.

     Her 2 gün 2 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmesi  kalsiyum gereksinimi açısından önemlidir. 2 kibrit kutusu kadar peynirde 1 su bardağı sütteki kadar kalsiyum vardır.

     Yemeği reddetme ve iştahsızlık 2 yaş civarı daha sık görülür, bu durumun asıl nedeni çoğu zaman yemeğin anne babaya karşı silah olarak kullanılmasıdır gereksiz ısrardan kaçınmak gerek

Kategori: Çocuk Sağlığı

Çocuklarda Parmak Emme Alışkanlığı

Parmak emme, normal çocuklarda herhangi bir pisko-patolojik etken olmaksızın 3-4 yaşlarına kadar görülen bir olgudur.Bebeklerin çoğu başparmaklarını ya da diğer parmaklarını emerler. Zararsız bir davranış olan parmak emmeye hemen bebeklerin tümünde rastlanmasının en önde gelen nedeni,yeni doğan bebeklerin parmak emmeyi daha anne rahminde, (uterus) öğrenmiş bulunmaları ve doğuştan sahip oldukları en güçlü reflekslerden birinin emme refleksi olmasıdır. Devamı

Çocuklarda Göğüs Ağrısı

Göğüs ağrısı çocuklarda sık görülen ve çoğu zaman ailede endişeye yol açan bir durumdur. Bunun nedeni göğüs ağrısının yetişkinlerde ani ölüme yol açabilen ciddi kalp hastalıklarının bir işareti olmasıdır.  Aslında çocukluk çağı göğüs ağrılarının nedenleri araştırıldığında kalp hastalıklarının nispeten az bir kısmını oluşturduğu görülmektedir.

Göğüs ağrısı, göğüs kafesinde bulunan tüm organlardan köken alabilir. Bunlar arasında başlıca kalp, akciğerler, göğüs kafesini oluşturan kaslar ve kemik yapılar, eklemler ve yemek borusu sayılabilir. Bunların yanı sıra psikolojik nedenlerle oluşan göğüs ağrıları da nadir değildir.

Göğüs ağrısı kız ve erkek çocuklarda eşit sıklıkta görülür. Genellikle 12-14 yaşlarında sık olmakla birlikte, 4 yaşında bile yakınması olan çocuklar olabilir.

Çocuklarda göğüs ağrısı genellikle uzun süreli ve tekrarlayıcıdır. Hastaların % 45-70’inde ağrının uzun süredir olduğu, yaklaşık % 20’sinde ise ağrının en az üç yıldır devam ettiği görülmüştür.

Göğüs ağrısı olan çocuğu değerlendirirken şu durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Göğüs ağrısının ne zamandır olduğu, hangi sıklıkta ortaya çıktığı, hangi durumlarda arttığı-azaldığı, süresi, yeri, yayılımı, ağrının özelliği ve şiddeti önemlidir. Bu sorular ağrının nereden kaynaklandığını bulmamızda yol göstericidir. Yemek yemekle, vücut pozisyonuyla ve egzersizle ilişkisi de önemli ipuçları verir. Göğüs ağrısına eşlik eden bulgular, ağrının çocuğun günlük hayatına ve aktivitesine ne ölçüde etki ettiği önemlidir.

Kalp-Damar Hastalıklarından Kaynaklanan Göğüs Ağrıları

Çocuklarda göğüs ağrılarının yaklaşık % 4-6’sını kalp-damar hastalıkları oluşturur. Nadir olmasına rağmen kalp hastalıkları kötü seyirli olabilecekleri için çok önemlidir. Bilinen bir kalp hastalığı olan çocuklarda, egzersizle ortaya çıkan göğüs ağrılarında, göğsün ortasında olup ezici tarzda ve boyuna/sol kola yayılan göğüs ağrılarında, çarpıntı, bayılma, baş dönmesi, çabuk yorulma yakınmaları olan çocuklarda kalp hastalıklarından şüphe edilmelidir.

Akciğer Hastalıklarından Kaynaklanan Göğüs Ağrıları

Göğüs ağrılarının özellikle 12 yaşından küçük çocuklarda en sık nedenlerinden biri akciğer hastalıklarıdır (% 12-21). Astım, egzema, egzersizle ortaya çıkan göğüs ağrısı-nefes darlığı-öksürük-hışıltı yakınmaları olan hastalarda alerjik hava yolları araştırılmalıdır. Akciğer enfeksiyonlarında (zatürre vb) göğüs ağrısı görülebilir. Bu hastalarda ateş, öksürük yakınmaları çoğu zaman göğüs ağrısına eşlik eder. Öksürük, nefes darlığı, hışıltılı solunum, balgam, morarma olan hastalarda akciğer hastalıkları üzerinde durulmalıdır.

Sindirim Sisteminden Kaynaklanan Göğüs Ağrıları

Göğüs ağrısı ile başvuran çocukların % 4-7’sinde göğüs ağrısının nedeni sindirim sistemi hastalıklarıdır. Özellikle gastrit ve reflü hastalığına bağlı ağrılar çocuk tarafından göğüs ağrısı gibi algılanabilir. Bu durumlarda ağrı yemekle ilişkilidir; bazı durumlarda yemekle birlikte ortaya çıkar, bazı durumlarda ise açlık sonucu gelişir. Yine yemek sonrası sırtüstü yatınca ortaya çıkan ağrı reflüyü düşündürmelidir.

Kas-İskelet Sisteminden Kaynaklanan Göğüs Ağrıları

Göğüs kafesi kemiklerinin ön göğüs kemiği ile birleşim yerinde ağrı (kostokondrit) özellikle kız çocuklarında görülür. Ağrı genellikle göğüs kemiğinin üst kısımlarındadır. Çoğu zaman tek taraflıdır ve ağrılı bölgeye bastırmakla ağrı artar. Ağrı keskin, batıcı karakterdedir ve derin nefes almakla artar. Birkaç saniye-dakika sürebilir. Kazalar (çarpma, düşme) veya sportif faaliyetler sırasında göğüs duvarında oluşan zedelenmeler göğüs ağrısına yol açabilir, bu gibi durumlarda öykü tanıda çok yardımcıdır. Özellikle iyi ısınma hareketleri yapmadan başlanan oyun ve egzersizlerde kas iskelet sisteminde zedelenme sıklıkla görülür.

Psikiyatrik nedenler

Çocuklarda göğüs ağrılarının % 5-17’sini psikolojik nedenler oluşturur. Genellikle çocukta strese yol açan anne-baba ayrılığı, yakınlardan birinin ölümü, okul başarısızlığı, arkadaş baskısı gibi bir neden söz konusudur. Sıklıkla birlikte depresyon bulguları vardır. Bu gibi durumlarda çocuk psikiyatrisinden destek alınmalıdır.

Nedeni Bilinemeyen Ağrılar

Çocuklarda görülen göğüs ağrılarının bir kısmında en ileri tetkikler yapılsa bile ağrının nedeni bulunamaz. Bu hastalarda neden gösterilemezse bile büyük olasılıkla kas-iskelet sisteminden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu ağrılar keskin karakterdedir ve derin nefes almakla artar. Hasta ağrı geçinceye kadar derin nefes almaktan kaçınır. Çocuk ağrıyı iğne batması veya bıçak girmesi şeklinde tarif eder. Ağrı birkaç saniye-dakika sürebilir. Ağrının yerleşimi genellikle göğsün ortasında veya sol meme başının altındadır. Bu ağrılar çoğu zaman çocuk büyüdükçe azalır veya kaybolur. Çok kısa süreli oldukları için ağrı kesici kullanılmasına gerek yoktur.

Nasıl Tedavi Edilir?

Göğüs ağrısında ağrıya yol açan hastalık tespit edilerek tedavi edilir. Kas iskelet sistemine ait göğüs ağrılarında tedavi edilebilir bir neden yoksa aileye bilgi verilmesi yeterli olabilir. Gerekirse hafif ağrı kesiciler önerilebilir ama genellikle ağrı hafif ve kısa süreli olduğu için buna gerek kalmaz. Kalp, akciğer, sindirim sistemi ve psikolojik nedenlerden kaynaklanan ağrılarda hasta çocuk mutlaka uzman hekim tarafından takip ve tedavi edilmelidir.